Ergenler Neden Motive Olamıyor?
- Ayça Özbatır
- 11 Mar
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Mar
Anne babalardan ergenlik çağındaki çocuklarının potansiyelini en iyi şekilde değerlendiremediğine ya da odaklanmada sorun yaşadıklarına dair endişeleri çok duyar olmakla birlikte ergenlerin motivasyonel zorluklarının anne babalarına çok fazla stres ve hayal kırıklığı yarattığına şahit oluyorum.
Ergenlik döneminde, özellikle akran ilişkileri, sosyal zorluklar, okulla ilgili stres vb. gibi durumlar ergenler için daha önceliklidir. Bu zorluklar, gençleri baş etmekte zorlandıkları duygularla baş başa bırakınca motivasyonlarını etkileyen bir zorluk daha sürece eklenir.
Ergenlik döneminde, anne babalık yapmak kolay değildir. Anne babalar da doğal olarak, çocuklarını motivasyonu düşük, bir şeylere odaklanmada zorlandığını gördükçe, onlar adına çözüm üretmek için sürekli bir şeyler yapma ihtiyacı hissetmekteler. Bazen bu çaba istedikleri gibi bir dönüş sağlamayınca, her iki tarafın da çok sıkıldığını gözlemliyorum. Bazen de anne babaların çocuklarını motive etmek için yeterince bir şey yapıp yapmadıklarını düşünerek kendilerine yüklendiklerini görüyorum. Ya da anne babalarının özverilerinin karşılığını veremediğini düşünen ergenlerin suçluluk duygusu ile nasıl baş edemediklerine tanık oluyorum.
Anne babaların ergenlik dönemindeki çocuklarını "motivasyonsuz" gibi etiketlemeler yapmadan önce ergenlik döneminde neler yaşandığını ya da yaşanabileceğini
ya da ergenlik dönemindeki gençlerin motivasyon eksikliği gibi görülen duygu durumlarının nedenlerini anlamanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Özellikle bu dönemde motivasyon neden düşür?
Öncelikle ergenlik, büyümek, değişmek ve dönüşmek demektir. Ergenliğin sonunda yetişkin bedenine ve kimliğine ulaşılan bu dönem her yönden yorucu, yoğun, iniş çıkışları olan bir süreçtir. Ergenlik döneminde tüm enerji ve dikkat bu değişim ve dönüşüme odaklanır. Bu nedenle bu dönem doğal olarak motivasyon düşer, isteksizlik, ertelemeler artar. Eğer yapısal bir dikkat ya da öğrenme ile ilgili zorluklar yoksa dikkat etkilenen boyuttadır. Bir süre ergen dağılabilir, odaklanamayabilir, enerjisi düşebilir. Ergenler bu büyüme sürecine, gittikçe karmaşıklaşan akademik ve sosyal süreçler de eklenince daha bunalmış bir sürecin içinde bulabilirler kendilerini. Akademik alandaki, okuldaki iş yükünü düşününce beklentiler, yapılması gerekenler, sorumluluklar tek başına göz korkutucu gelebilir.
Gençler büyüdükçe, okulda öğrendikleri konular önemli ölçüde zorlaşır, karmaşıklaşır. Aynı zamanda ders dışı etkinlikler ve sosyal yaşamları ile daha yoğun hale gelirler. Yani küçük yaşlardan itibaren tempolu bir sürecin içindedirler. Zamanla, içeriden ergenlik döneminin değişim dönüşüm için bastırdığı kontrol edilemez büyüme süreçleri, diğer taraftan dışarıdan karmaşıklaşan görev, sorumluluk ve beklentiler, üst üste geldikçe ve bazen işin içinden çıkılamaz hale geldikçe gençler de yapamadıklarına, üstesinden gelemediklerine dair kendilerinden şüphe duymaya başlayabilirler. Altta yatan duygu aslında cesaret kırıcı olduğunda, bu durum dışarıdan motivasyon eksikliği gibi görünebilir.
Özellikle ülkemizde akademik alana yapılan yoğun yatırım, "iyi bir gelecek" için oluşturulan hedefler, ergenlik dönemine denk gelen bu yaşlarda beklentilerin arttırır ve ergenlerin dönemsel esas ihtiyaçları çakışabilir. Bu beklentilere istenilen yerden cevap gelmedikçe, anne babanın sabırsızlığı arttıkça çatışmalar kaçınılmazdır. Anne babalar olarak amacımız, çocuklarımızı geleceği için her türlü alternatifi değerlendirmesi ya da geri kalmasın diye altından kalkamayacağı süreçlerin içine sokmak olmamalıdır. Bizim amacımız onlara kendi yollarını bulurken, kendi deneyimlerini oluştururken eşlik etmektir.
Her duygu gibi motivasyon da süreğen değildir. Duygular gibi motivasyonda da iniş çıkışlar ve anlık değişimler olabileceğini bilmek önemlidir. Bazı içsel ve dışsal faktörlerin motivasyonu etkileyebileceği akılda tutulmalıdır. Örneğin; ergenlik dönemi, pandemi, bir hastalık sonrası ya da dönemsel geçişler gibi.
Araştırmacılar öğrencileri motive etmek için dört faktörün kritik olduğu konusunda hemfikir: yeterlilik, özerklik/kontrol, ilgi/değer ve ilişki (Bandura, 1996; Dweck, 2010; Pintrich, 2003; Ryan & Deci, 2000; Seifert, 2004).
Buradan yola çıkarsak; ergenlere kendileri ile ilgili düşünmelerine alan tanımak önemlidir. Ne istiyor? gibi konularda ya da hangi faaliyetlere odaklanabilecekleri ve hangilerini yeniden ölçeklendirebilecekleri hakkında konuşmak, odaklanma ve zaman yönetimini sağlayabilmeleri anlamında iyi gelecektir. Bu noktada "şimdi zorlanacak, sonra rahat edecek." mantığı ile özellikle ergenlik sürecinin kendi doğal sürecine müdahale etmek çok zorlayıcı olabilir. Anne baba olarak çocuklarımızı desteklemek için orada olduğumuzu, ancak seçimlerinden tamamen onların sorumlu olduğunu unutmadan onlara da bunu deneyimleme fırsatını vermek önemli.
Bir diğer önemli nokta ise, çocuklarımızın özerkleşmesine ve kendi alanlarını yaşlarına göre yönetmelerine izin vermektir. Bu yaş grubu, yönetilme hissinden hoşlanmaz. Örneğin; yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yetişkinlerin %59'unun çalışma hayatlarının bir noktasında mikro bir şekilde yönetilmeyi deneyimlediklerini, bir mikro yönetici için çalıştığını bildirenlerin %68'i bunun morallerini düşürdüğünü ve %55'i üretkenliklerine zarar verdiğini belirtmiştir. Dolayısıyla çocuklara çalışanlarımız gibi yaklaşmak ya da sürekli öğretmenlik veya koçluk yapmak özerklik açısından motivasyonu bozar. Bu durum bir nevi kontroldür. Kontrol de sevgiye şiddet karışması halidir aslında. Ergenler, bağımsızlaşmak ve kendi kararlarını verebilmek için kendilerine güvenilmesini arzularlar. Bu nedenle, ergenlerle çok konuşmak, sürekli ne yaptığını takip etmek, kontrol etmek, nasihat, öğüt vermek, çatışma ile sonuçlanabilir. Eyleme geçmeye ve talimatlarınıza karşı gelmeye başlayabilirler. Ergenlik çağındaki çocuklarınızın hayatlarının her yönünü kontrol etmemeye dikkat edilmeli. Güvenlik bir sorun değilse, mümkün olduğunca kendi seçimlerini yapmalarına izin verin. Kıyafet, yemek, arkadaş seçimi, okul ve ödevlerini ne zaman yapacakları gibi konular onların yönetmesi gereken konulardır. Ne kadar çok kontrol o kadar motivasyon düşüklüğü olasılığı artar.
Çocuklarınızı kendileri ile ilgili konularda mümkün olduğunca karar verme sürecine dahil edin. Bu, kurallar ve sınırlar oluşturmak söz konusu olduğunda da geçerli olacaktır. Böylece ergenlerin bu kurallara uyma olasılığı daha yüksek olacaktır. Bu, onları mikro yönetmek zorunda kalmayacağınız anlamına gelir, bu nedenle bu bir kazan-kazan durumudur!
Ergeni aktif konuma getirmek aksi takdirde, her şey onu irrite eder. Bir arabayı düşünelim, arabayı ona bırakalım ki, o kullanabilsin. Ama biz sürücüye co-pilotluk yapacağız. Takip edeceğiz ama onun yerine bu direksiyonu alıp arabayı sürmeyeceğiz. Dersler üzerinden örnek verirsek, saat 5 oldu, otur çalış, saat 6Da mola ver, sonra tekrar otur çalış gibi çocuğun adına program yapmak, onu pasif konuma sokmaktır. Onun yerine program yapmamak, onu program yapmaya teşvik etmek önemlidir. Şefkatli bir otorite ile ilgilenmek, sormak ama müdahale etmemekten bahsediyoruz. Anne babanın bir eksik oluşu ile sorumluluk gelişir. Sürekli bir gözetim hali içinde çocuk anne babaya yaslanır. Sistem aktive olmaz. Nasılsa söyler deyip başkasının sölemesini bekler. Söylenince yapar. Bu da motivasyonu engelleyen bir durumdur. Ergene devretmezsek sorumluluk almayı öğrenemez. "Sen bilirsin." çok önemli. Hem devretmeyelim hem de sorumluluk alsın nasıl olacak? Bizim sorumluluğumuz değil, bizim dersimiz değil, bizim ödevimiz değil. Takip ediyoruz, ilgileniyoruz ama onun adına müdahale edip yapmıyoruz.
Ergenler, neyi neden yapmaları gerektiğine dair verdiğiniz nedenleri anlamazlarsa veya kabul etmezlerse bunları yapmak istemeyeceklerdir. Sorgulamaları güzel bir şeydir. Bunları karşılıklı konuşmak ve bazen bize doğru gelen bir şeyin aslında güncellenmesi gereken noktaları olduğunu görmek anne babalar için de iyidir.
Örneğin; ev işlerini neden daha sonra değil de şimdi yapmaları gerektiğini ya da ödevlerini tamamladıktan sonra neden telefonlarını kullanmayı bırakmaları gerektiğini anlamak için sorgulayacaklardır. Çocuklarınızla konuşun, nasıl yapmak, ne zaman yapmak, nasıl dahil olmak istediği gibi konularda fikrini alın.
Ergenlik çağındaki çocuklarınızdan yapmalarını istediğiniz şeyin içsel değerine odaklanın, örneğin aileye katkıda bulunmak, daha disiplinli bir kişi olmak, bağlılık ve azim gibi özellikler geliştirmek. Ergenlerde hangi değerlerin onlar için önemli olduğu hakkında belli aralıklarla olarak konuşmanız gibi sorumluluklarını yerine getirdiklerinde içtenlikle takdir etmeniz de önemlidir. Bazen şunu duyuyorum, "yapması gereken şeyi, neden farklı bir şey yapmış gibi takdir edeyim?" gibi, yapması gereken veya değil, yaptığında gördüğünüzü hissettirmek önemlidir. Ergenlik çağındaki çocuklar sadece elde edecekleri pratik faydalara ya da deneyimlere değil, yaptıkları işin gerçek değerine odaklandıklarında, bir amaç duygusu geliştireceklerdir. Ayrıca önemli olan şeyleri yapmak için içsel motivasyonu da bulacaklar.
Neyi, ne zaman yapacağını önceliklendiremiyor olabilir. Ergenlik dönemi zihinsel olarak karıştıkları bir dönemdir. Programları da çok karışık ve yoğunsa dağılmaları kaçınılmazdır.
Önceliklendirme, ergenlerin gündemlerindeki her şeyi sıralamasına ve bu görevleri en iyi nasıl tamamlayacaklarına karar vermelerine olanak tanır. önceliklendirmeyi tam olarak öğrenememiş ergenler genellikle nereden başlayacaklarını bilmiyormuş gibi hissederler. Bunu da sihirli bir değnek değmiş gibi ergenlik döneminde bir anda yapamazlar. Küçük yaşlardan itibaren pratik etmiş olması gerekir. Anne babalar şu yanılgıya düşebiliyorlar; küçük yaşlarda kıyamayıp her şeyini yaptıklarında ya da onun adına planladıklarında ergenliğe geldiğindeki beklenti "büyüdün, hadi yap!" olunca ergenler de anne babalar da sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Ergenlik bu tür davranış ya da tutumların öğrenildiği yaşlar değildir. Aksine küçüklükten itibaren öğrenilen tutum ve yaklaşımların geliştirildiği hatta deneyimlerin arttığı yani sahaya çıktıkları yaşlardır. Ergenliğe kadar pek bir şey yapmayan, sorumluluk almayan, çok da düşünmesine gerek olmayan, eylemlerinin sonucunu yaşamayan bir ergen, neyle, nasıl motive olabilir? Bu nedenle istekleri azalır, dikkatleri dağılır ve bu da motivasyonsuz görünmelerine neden olur. Ergenlik çağındaki çocuklarınız nasıl liste oluşturacaklarını, etkinlikleri ve son teslim tarihlerini nasıl takip edeceklerini bilirlerse, daha az stresli olurlar, daha az ertelerler. Bunu kendileri için yapmalarını ve deneyimlemelerini ve sonucunu öyle veya böyle yaşamalarına fırsat verin. Sahiplenilmeyen ya da ihtiyaç duyulmayan hiç bir şey motive etmez.
Dayanıklılık da motivasyonu etkileyen önemli bir noktadır. Dayanıklılığı olmayan gençler, zorluklarla veya önemli çaba gerektiren görevlerle karşı karşıya kaldıklarında genellikle pes edebilirler. Bu durum, ergenlik çağındaki çocuğunuzu tanımlıyorsa, bir kaç sorunun kökenine inmek için onunla birlikte çalışabilir.
Araştırmalara göre, en zor görevlerini önce bitiren insanlar, kolay görevlerle başlayan kişilerden daha üretken oldukları gözlenmiştir. Bırakın biraz zorlansınlar. Dayanıklılıkları eksiklikte, zorlanmayla, bazen olumsuz sonuçlarla gelişir. İşi kolaylaştırmayın. Şu noktada önemli ki, anne babanın yapamadığı şeyi çocuğundan beklemesi ya da kendi yaptığı şekilde yapmasını istemesi de motivasyonu baltalar. Bunu deneyimleyememiş çocuk nasıl zorluklar karşısında motive olabilir?
Hiç kimse yapmak istemediği şeyleri yapması için baskı hissetmekten hoşlanmaz; özellikle de ergenler.
Bu nedenle, çocuğunuzu sizin istediğiniz ya da belirli bir şekilde davranmaya zorlamak için çok fazla zaman harcamak, iki taraf için de hayal kırıklığı olabilir.
Pek çok anne baba çocuklarını belirli görevleri yerine getirmeleri için motive etmek adına ödül ya da cezalara başvurmakta. Ancak bu yaklaşıma sık sık başvurulduğunda çocukların süreç odaklı olmak yerine sonuç odaklı olması kaçınılmazdır. Ayrıca içsel motivasyonun değil, dıştan motivasyonun gelişmesine neden olmaktadır. Görevin gerçek değerine odaklanmak yerine, görevi yerine getirirlerse elde edecekleri faydalara odaklanmaya başlayacaklar. Bu, uzun vadeli olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Dahası, çocukların zamanla daha fazla motivasyonunun düşmesi muhtemeldir.
Ergenlerle paylaşımlarda az konuşmak, çok dinlemek ve sorularla onların bakış açısını anlamak, hangi konuda nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduklarını öğrenmenize yardımcı olacaktır. Her türlü düşüncelerine ya da bakış açılarına kabul etmek değil ama açık olmanız önemlidir. Ergenler, onları gerçekten dinlediğinizi bilirlerse nasıl hissettiklerini paylaşmaya daha istekli olacaklardır.
Motivasyon sağlayabilmek için sistemin aktive olması önemlidir. Ergenlerin aktif olduğu ve kendilerine ait amaç ve ihtiyaçların olduğu bir sistemde motive olabilirler.
Comments